Attachment Parenting Türkiye Röportaj – Özge Dündar Taşkın

Merhaba Özge Hanım, Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Özge Dündar Taşkın: Merhaba, ben 18 aylık bebeği olan taze bir anneyim. Yaklaşık 10 yıldır pilates eğitmenliği yapmaktayım. 2012 yılında aldığım içsel doğum doulalık ve sonrasında aldığım doğuma hazırlık eğitmenliği eğitimi ile de hamilelik, doğum ve lohusalık yolculuklarında gebelere ve ailelerine rehberlik ediyorum.

  • APT: Attachment Parenting yaklaşımı ile ne zaman, nasıl karşılaştınız? Hangi kaynaklardan bilgi ediniyorsunuz? Attachment Parenting yaklaşımını “siz” nasıl tanımlarsınız?

Ö.D.T.: AP ile henüz anne değilken doulalık eğitimim içerisinde tanıştım. Bu konu ile ilgili ilk okuduğum Dr. William Sears ve Martha Sears’ın Doğal Ebeveynlik kitabı oldu. Doula ve doğuma hazırlık eğitmeni kimliğimle gebelere rehberlik ederken yenidoğanın 4. Trimesterdaki ihtiyaçlarının AP ile doğrudan örtüşmesi üzerine de, annelere Attachment Parenting yaklaşımını incelemeleri konusunda destek verdim.

Doula olmak kendi başına bilginin yanısıra içsesini duyup takibe dayalı bir meslek. Yani bu pratik benim hayatımın bir parçası olmuştu. Oğlumu doğurduktan sonra annelik serüvenim de aynı şekilde bilgiye dayalı ama çokça içgüdüsel olarak devam ediyor. AP yaklaşımı da her yönüyle içimden gelen sesleri tamamlayan bir destekçi oldu diyebilirim.

Sevgi ve şefkatle bakıldığında, dışarıdan gelen kafa karıştıran sesler kısıldığında, bebeğimi ve beni farkettiğimde otomatik olarak yaptığım her davranışı AP olarak tanımlayabilirim. Şimdilerde de bu yaklaşımı sosyal medya üzerinden ve sizin sitenizden takip ediyorum.

  • APT: AP 8 Temel ilkesinden hangisini/hangilerini kendinize daha yakın buluyorsunuz?

Ö.D.T.: Kısaca hepsini diyerek cevap vereyim.

  • APT: AP ilkelerini benimserken /uygularken tetiklendiğiniz noktalar var mı? Hangileri ? Sizce neden başaramıyorsunuz veya neden uygulamak içinizden gelmiyor ?

Ö.D.T.: Doğumdan sonra zorlandığım en önemli nokta dengeyi bulmak oldu. Öyle saçımı süpürge etmedim fakat sanki oğlumun temel bazı ihtiyaçlarına benden başkası yetemez gibi gelmişti. Lohusalık ayrı bir kafa ya, o dönemde tüm yükü hiç farketmeden üzerime almışım. Baba ve bebek arasındaki dengeyle biraz oynamışım. Mesela en hızlı ben alt değiştiririm. Uyanınca hop ben koşarım. Her gece uykudaki son noktayı ben koyarım. Bunu ancak son aylarda anlamamın en önemli nedenlerinden birinin erkeklerin bu anne refleksinin rahatlığına alışmaları olduğunu düşünüyorum. Şimdilerde oğlumla babası beraber uykuya geçmekte zorlanıyor. Fakat ben onlara bu alanı yeni yeni açıyorum. Eşim ile oğlum arasındaki paylaşımların rolünün önüne geçmemeye ve paylaşımları çoğaltmaya niyet ediyorum.

Bir de uyku konusu vardı. Biz Çınar’la doğduğundan beri beraber yatıyoruz. Sabaha kadar uyuyoruz. Bu durumdan da kimse şikayetçi değil. İş bu farkındalığa gelene kadar Çınar 5. aydan 8. aya gelene kadar çok zor geceler yaşadık. Bunun en büyük nedeni de, benim bebeğimin sinyallerini görmemi ve kendi içsesimi duymamı engelleyen üçüncü kişiler oldu. Asla klasik bir uyku eğitimine yanaşmadım ama dış sesler Çınar’ın kendi yatağında az bir destekle ve sonrasında desteksiz uyması gerektiğini söylüyordu. Lohusa kafası işte. Geceler boyu, sabahlara kadar kendimi ve bebeğimi zorladım. Yat, kalk, yat, kalk, yat, kalk. Sonunda yolum yine AP ile örtüşen bir uyku rehberiyle kesişti. O güne kadar kimse bana, kendim bile “herşeyi bırak, siz nasıl gece boyu uyursunuz?” sorusunu sormamıştı. Tek bir soru bizi yine koyun koyuna mışıl uykulara geri döndürdü.

  • APT: Çevrenizde AP yaklaşımına karşı olup sizi eleştirenler oldu mu? Olduysa nasıl hissettiğinizi paylaşmak ister misiniz?

Ö.D.T.: Açık olmayanlarla eleştirilecek kadar uzun ve detaylı konuşmamayı öğrendim. İzlediğim yolda içim o kadar rahat ki hiç negatif bir duygu hissetmiyorum. Sadece AP yaklaşımından uzak, kitaplarda yazan gibi davranması beklenen bebekler için üzülüyorum. Onlar bebekliklerini yaşayamayan çocuklara dönüşüyor.

  • APT: AP çocuğunuzla olan ilişkinizi nasıl etkiliyor?

Ö.D.T.: Benim bebek büyütme bakış açımda AP büyük bir değişim yarattı. Aslında farkında olmadığım ama kendi yetiştirilme tarzım ve çevrenin etkileriyle bilgi dolmuş zihnime yeni bir farkındalık kazandırdı. Bunu basitçe bebeklerin iletişim kurmaya ihtiyaç duyan bireyler olduğu gibi açıklayabilirim.

Bir çocuğu büyütürken söz hakkı tanımak, konuşamasa da ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak, bizden farklı bireyler olduğunu anlamak ve öyle davranmak konusunda ezberci olduğumuzu düşünüyorum. Yorgunluk, uykusuzluk, kirli bilgi de buna eklenince biz ebeveynler iş bitirme üzerine odaklanıp ilişkiyi kaçırıyoruz.

Konuya beslenme, uyku gibi temel ihtiyaçlardan bakarsak yesin bitsin, artık kendi odasında, yatağında uyumalı gibi tek taraflı bakış açısı olan, esnemeyen, ilişkiye giremeyen noktalara gelebiliyoruz. AP bu tek taraflı, iş bitirmeye odaklı anne yönümü esnetti. Bunun sonucu da daha sakin, ortada buluşmaya daha yakın bir bebek. Ben esnedikçe, dinledikçe, göz göze geldikçe, varlığımla yanında oldukça, sadece gündüzcü ebeveynlikten 24 saatlik ebeveynliğe geçtikçe bebeğim de daha uyumlu, daha yumuşak.

  • APT: AP yaklaşımı ile büyüyen çocukların geleceğine dair öngörüleriniz varsa paylaşır mısınız?

Ö.D.T.: Empati kurmayı, gerçekten dinlemeyi bilen, sevgi dolu ve barışçıl insanlar olarak büyüyecekler diye düşünüyorum.

  • APT: Kendi çocukluğunuzdan ve yetiştirilme seklinizden biraz bahsetmek ister misiniz? Çocukluğunuz şimdiki ebeveynlik yaklaşımınızı ve seçimlerinizi etkiledi mi?

Ö.D.T.: Annem ve babam çalıştığı için günümün büyük bir kısmında anneannem ve dedemle büyüyen şanslı bir çocuktum. Sevgi dolu, bol sokaklı, bahçeli, toprakla uğraşarak, özgür ve güven duygusuyla büyüdüm. Nazımı çok çektiler. Onların farkında olmadan AP yaklaşımını benimsemiş olduklarını düşünüyorum. Zaten eskiler daha az bilgi, daha çok iç sesle hareket ediyorlar gibi geliyor. Hayatımın ilk yıllarında bolca sevgi, güven ve özgürlük içinde büyüdüğüm için şükrediyorum. Ben de bana kalan bu mirasla oğlumu aynı şekilde büyütmeye niyet ettim.

  • APT: Ebeveynlik yaklaşımlarınızda eşiniz ile aynı fikirde misiniz? Evet ise birlikte nasıl yol alıyorsunuz? Hayır ise fikir ayrılıklarını nasıl çözüyorsunuz?

Ö.D.T.: Eşimle fikirlerimiz oğlumuzu büyütme konusunda aynı olduğu için bir sıkıntı yaşamıyoruz.

  • APT: Sizce AP her aileye uygun bir yaklaşım mı?

Ö.D.T.: Tüm ilkeleri benimsenmese de en azından birkaçının her aileye uygun olacağını düşünüyorum.

  • APT: Sizce herhangi bir ebeveynlik yaklaşımının bir toplumu şekillendirmesindeki rolü nedir? AP bunun neresinde?

Ö.D.T.: Sevgi dolu, birbirlerine karşılı anlayış içinde yaklaşan, kendiden farklı olanı da kabul eden, dinlemeyi bilen, özgür, kendine güvenen bireylerin yarattığı bir toplum düşünün. Bu ütopik bir hayal değil. Gerçek ve oluşturulabilir. Sadece temelden başlamak, doğduğun aile içinde, okuduğun okullarda bunları deneyimlemek ve büyüdükçe etrafına yaymak temeli.

Nasıl ki yaşam doğumla başıyorsa, toplum içinde varolduğun kişilik yapısı da aile içinde şekilleniyor. AP tüm ilkeleriyle bu yapıyı pozitif yönde destekleyen bir yaklaşım.

  • APT: Son olarak sizin bize sormak yada paylaşmak istediğiniz herhangi bir şey var mı?

Ö.D.T.: Teşekkürler 🙂

APT: Katılımınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederiz. Sevgilerimizle.

Attachment Parenting Türkiye Ekibi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir