Attachment Parenting Türkiye Röportaj – Tuğçe Çiftçi

Merhaba Tuğçe Hanım, Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Tuğçe Çiftçi: Merhabalar AP ailesi , öncelikle hayatıma kattığınız güzellikler için teşekkür etmek istiyorum. AP benim arayıp bulamadığım eksik puzzle parçammış meğer.

22.12.2016 tarihinde, bebeğimin hayatıma dahil olmasıyla içimde duran boşluğu daha çok fark eder hale geldim. Sanki, bebeğimin içimden çıkmasıyla bir kapı aralandı ruhumda. O dakikadan itibaren maceramız başladı ve Metehan’ın bana öğreteceği çok şey vardı! Soruları cevapladıkça o eksikliğin ne olduğunu ve neler yaşadığımızı az çok anlatmış olacağım..

  • APT: Attachment Parenting yaklaşımı ile ne zaman, nasıl karşılaştınız? Hangi kaynaklardan bilgi ediniyorsunuz?  Attachment Parenting yaklaşımını “siz” nasıl tanımlarsınız?

T.Ç.: 18 Şubat 2018 Tarihinde,  BLW Türkiye grubu sayesinde tanıştım AP ailesiyle.  En çok AP facebook sayfasında vakit geçiriyorum çünkü postlar sayesinde hepimizin ortak problemlerini ve çözümlerini okuyorum. AP yaklaşımı bana göre, tabuları yıkmanın harika bir yolu. Yanlış bilgiler veya yanlış yönlendirmeler yüzünden oluşan olumsuzlukların önüne geçilmesi için harika bir kaynak.

  • APT: AP 8 Temel ilkesinden hangisini/hangilerini kendinize daha yakın buluyorsunuz?

T.Ç.: Hepsini kendime yakın buluyorum.Tensel temas, sevgi ve saygıyla beslemek, ihtiyaçlarına kulak vermek ve gece boyunca ebeveynlik ilkeleri bana en yakın olanlar. Çünkü hepsine benim de ihtiyacım vardı. Eksikliğinin sonucunu iyi biliyorum..

  • APT: AP ilkelerini benimserken / uygularken tetiklendiğiniz noktalar var mı? Hangileri ? Sizce neden başaramıyorsunuz veya neden uygulamak içinizden gelmiyor ?

T.Ç.: Aile hayatında denge kurmayı istesek bile başaramıyoruz. Hayatımızın odak noktası Metehan. Kendimize ait hiç vaktimiz yok. Bunun sebebi, Metehan’a bakacak kimsenin olmaması. Birbirimize/kendimize vakit ayıramıyor olmamızın yan etkileri oluyor. Mesela aramızda bir gerginlik oldu diyelim, bu gerginliği çözecek kadar bile vaktimiz olmuyor. Açıkçası kimsenin en sinirli halini yaşarken “Bu konuyu çocuk uyuduktan sonra tartışalım!” deyip birden bire sakinleştiğini düşünmüyorum 🙂 Ses yükseliyor ister istemez ve bu tartışmaların Metehan’ın yanında olması canımızı sıkıyor. Denge kurmak dışında AP ilkelerini genel olarak uyguluyoruz.

  • APT: Çevrenizde AP yaklaşımına karşı olup sizi eleştirenler oldu mu? Olduysa nasıl hissettiğinizi paylaşmak ister misiniz?

T.Ç.: ANNEM! En başta annem karşı çıktı. Sebebini çocukluğumdan bahsedince anlayacaksınız aslında..  Neler yaşadığımı/ yaşattığını asla kabul etmemesi yüzünden karşı çıktığını biliyorum. Ama çok kızgın ve üzgün hissettim..

  • APT: AP çocuğunuzla olan ilişkinizi nasıl etkiliyor?

T.Ç.: Olumlu etkiliyor ve geliştiriyor. Her zaman empati kurarım ama aynalamayı AP sayesinde öğrendim ve inanılmaz etkili. Örnek vermek gerekirse, Metehan elimde telefon gördüğü zaman direkt olarak telefona vuruyor. Ben de aynalama yapıp , kendisiyle ilgilenmemi istediğini bu yüzden telefonu bırakmam için bu hareketi yaptığını anladığımı ve bırakacağımı söylüyorum. Telefona vurmayı bırakıp gözlerimin içine bakıyor resmen. Çocuklarımız bizim anlayacağımız dilde konuşmuyor olabilir ama aslında amaçlarını çok iyi belli ediyorlar. Bir de AP benim hislerimin doğru olduğunu gösterdi bana. Çevre seslerini hiç umursamayan birisi bile bazen şüpheye düşüyor. AP tam da o an müdahale edip iyi hissettiriyor insana.

  • APT: AP yaklaşımı ile büyüyen çocukların geleceğine dair öngörüleriniz varsa paylaşır mısınız?

T.Ç.: Bence ; kendine güvenen ,  hislerini doğru bir şekilde ifade edebilen , hayal gücü köreltilmemiş , sevgi ve saygı dolu insanlar olacaklar. Çünkü AP kesin kurallar koymuyor olsa da “Şımartma, fazla kucağına alma, taviz verme, dağıtmasına izin verme, bağırmasın, zıplamasın, ayıp (!) sorular sormasına izin verme”  vb yasakların tam olarak karşısında duruyor.

  • APT: Kendi çocukluğunuzdan ve yetiştirilme seklinizden biraz bahsetmek ister misiniz? Çocukluğunuz şimdiki ebeveynlik yaklaşımınızı ve seçimlerinizi etkiledi mi?

T.Ç.: Bu konu çok uzun ve derin. Çok dayak yedim. Hatta daha 5-6 aylıkken bile, gece uyumuyorum diye sarsa sarsa uyanık tutmuş annem beni. Sonrasında hiç bitmeyen ama hep bir bahanesi olan şiddet süreci. Odayı toplamıyorum diye, ayağım takıldı düştüm ve yakayı çamura buladım diye, sinirliyken konuşmaya çalıştım diye, tuvalet eğitimi zamanı altıma tuvaletimi yaptım diye, sinirlenince en büyük korkumu kullanıp beni karanlık tuvalete kilitlediği zaman ağlaya ağlaya kapıyı tekmeledim diye, babamla kavga etti diye, zorla içirmeye çalıştığı vitamin haplarını içmedim diye, ağzımı burnumu sıkıp yemek yedirmeye çalıştığı zamanlar direndim diye… Bu liste çok uzun ve sabaha kadar yazsam bitmez. İzlerini taşıyor muyum ? EVET! Psikolojik olarak izlerini hala ruhumda taşıyorum. Mesela asla karanlıkta duramıyorum. Direkt olarak kendimi tuvalete kilitlenmiş gibi hissediyorum ve nefesim daralıyor. Kıyafet dolabım dağınık olduğu zaman toplamak içimden gelmiyor sanki isyan ediyor gibi. Hele ki yemek konusu. Sayamayacağım kadar besini tüketemiyorum. Bırakın tüketmeyi, kokusunu aldığım zaman bile öğürmeye başlıyorum. İşte bu olanlar ve taşıdığım izler yüzünden, insanlara çok müdahale ediyorum. Çocuğunu zorla yediren birini gördüğüm veya okuduğum zaman direkt müdahale etmeye çalışıyorum. Evet çocuklarının iyiliği için yaptıklarını zannediyorlar ama sonuçları çok ağır.

Şuan olduğum kişiyi irademe borçluyum. Çok evden attı annem beni. Ben kendimi yetiştirdim hep. Asla zararlı bir alışkanlığım olmadı çünkü böyle saçma sapan şeylerin hiç bir problemimi çözmeyeceğini iyi biliyordum. Asla annem gibi olmayacağıma yemin ettim. Anneme bakıp nasıl bir anne olmamam gerektiğini ,  taşıdığım izlere bakıp, nasıl bir yol izlemem gerektiğini gördüm. Yani evet.. Çocukluğum sayesinde nasıl bir ebeveyn olmam gerektiğini öğrendim..

  • APT: Ebeveynlik yaklaşımlarınızda eşiniz ile aynı fikirde misiniz? Evet ise birlikte nasıl yol alıyorsunuz? Hayır ise fikir ayrılıklarını nasıl çözüyorsunuz?

T.Ç.: Evet aynı fikirdeyiz ve bu konuda çok mutluyum. Aslında ikimiz de kendi çocukluğumuzdan yola çıkarak anlamıştık ne yapmamız gerektiğini. Tam da bu konuları düşünürken AP çıktı karşımıza. Metehan’ın bize verdiği sinyallere göre hareket ediyoruz. Fikir ayrılığımız olmuyor ama yorgunluk faktörü devreye girdiği zaman karmaşa olabiliyor. Bu arada sevgi ve saygıyla beslemek ve ten teması konusunda en büyük destekçim eşim. Metehan bizimle birlikte yatıyor , yatağımıza ek yaptık. Gece isterse babasının yanına yatıyor, isterse solumda duruyor. Emzirme konusunda da,beslenme konusunda da hiç tahmin etmediğim  kadar aynı düşünüyoruz.

  • APT: Sizce AP her aileye uygun bir yaklaşım mı?

T.Ç.: Kesinlikle evet! Mesela diyebilirsiniz ki “Benim eşim çok sinirli biri, tahammülü yok” . Tamam işte, tam da bu durumda yapılması gereken aynalama. Eşinizin sinirli biri olarak doğmadığını düşünüyorum. Sorunun kaynağını bulup çözebilirsiniz diye düşünüyorum. Kendisi gibi sinirli ve tahammülü olmayan bir çocuk yetiştirmek istediğine emin mi? Veya duygularını ifade etmesine izin verilmemiş, kendisine güveni olmayan ve belirli misyonlar yüklenmiş bir çocuk mu yetiştirmek istiyor? Her ilkeyi yerine getiremiyor olsanız bile inanın çok fark göreceksiniz ve bu hem çocuğunuza hem de size çok iyi gelecek.

  • APT: Sizce herhangi bir ebeveynlik yaklaşımının bir toplumu şekillendirmesindeki rolü nedir? AP bunun neresinde?

T.Ç.: Bu konuda farklı örnekler vermek istiyorum. Katiller,sapıklar,tecavüzcüler, uyuşturucu bağımlıları masum birer bebek olarak geldiler dünyaya. İşlenmeye hazır birer hamur gibiydiler ve ailelerinin yanlış yoğurması sonucunda şuan oldukları insanlara dönüştüler. Mustafa Kemal ATATÜRK’ü de bir aile yetiştirdi. Albert Fish’i de bir aile yetiştirdi. ( Kendisi yamyam bir seri katil). Bu seri katillerin neredeyse hepsinin çocukluğunda tacizler,şiddet görmeler var.

Yani toplumu şekillendirmede en büyük etken ebeveyn. Diyebilirsiniz ki “Harika aileler var ama çevre faktörü yüzünden çocuklar değişiyor” tamam işte, o çevre dediğiniz insanları da ebeveynleri bu hale getiriyor. AP insanlara sevgiyi göstermenin, bebeğe de saygı duymanın bilinenin aksine hata olmadığını gösteriyor. AP ilkeleriyle yetişen bir çocuğun kötü bir insana dönüşeceğine ihtimal bile veremiyorum.

  • APT: Son olarak sizin bize sormak yada paylaşmak istediğiniz herhangi bir şey var mı?

Son olarak, değişim için hiç bir zaman geç değil. Hep birlikte AP’nin desteğiyle,sevgi ve saygı dolu insanlar yetiştirelim. Doğaya saygılı ve mutlu bir toplum hayal  olmaktan çıksın artık. Çünkü siz de biliyorsunuz bir insan her şeyi değiştirebilir..

APT: Katılımınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederiz. Sevgilerimizle.

Attachment Parenting Türkiye Ekibi

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir