Istikrarli ve Devamlilik Arz Eden Ilgi

İnsanlık tarihi boyunca bebekler  annelerinden ayrı düştüklerinde ölüm tehdidi ile karşı karşıya kalmışlar ve bir şekilde bu hayat kurtaran bilgi nesiller boyunca aktarılarak bugüne gelmiştir. Bebekler bugün de aynı  geçmişte olduğu gibi , iletişim çabalarına ve ihtiyaçlarına  sevgiyle ve  tutarlı şekilde cevap veren, güvenilir  bir yetişkinin varlığına muhtaç olarak doğmaya devam ediyor gibi görünüyor.

Yaşamın  ilk aylarından itibaren   bakım verenlerden  kriterlere uygun olan bir yetişkinle olmaktan gözle görülür derecede memnun görünen bebeğin bu evrede primer bağlanma figürünü seçtiğinden bahsedilebilir. Bebek bu kişiyle tekrarlayan olumlu deneyimler yaşadıkça bağlantı kuvvetlenir ve kalıcı hale dönüşmeye başlar.  Bu evre geçildikten sonra bebek sekonder olarak benzer şekilde davranan diğer yetişkinler ile de bir bağlantı geliştirmeye başlar ve  bu güvenli bağlantı kurma ihtiyacı yaşam boyunca devam eder. Ancak insan beyninde  bu bağlantı kalıbının  oluşabilmesi için yaşamın ilk yılları kritik önem taşımakta ve bu dönemde  bağlantının niteliği kadar  sürekliliği de çok önemli görünmektedir.  Bu sebeple primer bağlanma figürünün fiziksel ve duygusal varlığı kesintiye uğradığında mümkün olan  en kısa zamanda kesintinin sona erdirilmesi ve bağı onarıcı davranışlar ile sürecin yönetilmesi önerilmektedir.

Çoğu bebek için bahsi geçen primer bağlanma figürü,  bebeğiyle empatik iletişim çabasında olan ve şefkatli şekilde ihtiyaçlarını karşılayan, samimi bir bağ kurmaya gönüllü  annesidir.  (yazıda bundan sonra ifade kolaylığı açısından primer bağlanma figüründen anne olarak bahsedilecektir.) Bebek bir defa bağlanma figürünü seçtikten sonra, ondan  uzak olmayı belirgin olarak protesto etmeye başlar. Bu protestonun ayrılık anksiyetesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.  Çocuktan çocuğa değişiklik  gösteren bir zamanlama ile gerçekleşmekle beraber;  çocuğun, annesini  zihninde bir şema olarak taşıyabilmesi için ortalama  3-3,5 yıl kadar zaman geçmesi beklenir.  Bu süreçte bir bebeğin/çocuğun annesinden ayrı kalmayı bariz olarak protesto etmesi doğal bir davranış olarak değerlendirilir.

Bebeğin bağlanma sürecinde  fiziksel temasın önemine  özellikle vurgu yapmak isterim; bir bebek  açısından, annesi  ile fiziksel temas içinde olma, onun nefes alışı ve kalp ritmini duyma ihtiyacı,  karşılanmadığında bebekte parçalanma ve ölüm tehdidi olarak deneyimlenmektedir,  bu yüzden annenin  fiziksel varlığı olgusunun; bebeğin kucaklanma ve dokunulma  ihtiyacının  empatik şekilde karşılanmasını da kapsadığını belirtmek gerekir.

Tüm bu bilgiler ışığında,  günlük hayatta anne –bebek ayrılıklarını yönetmek ve  bebeğin bağlanma sürecini optimal şekilde sürdürmek için neler yapabiliriz  sorusuna bazı cevaplar sunmaya çalışacağım;

*Bebekten önceki yaşamımıza dönmeye çalışmak yerine, bebeği  günlük yaşantımıza dahil etmek üzere çözümler üretmeye çalışabiliriz. Örneğin; yürüyüş veya  alışveriş yapmak  ya da  arkadaşlarımızla görüşmek üzere dışarı çıkmak istediğimizde bebeği  bir ergonomik taşıyıcı içinde gittiğimiz yerlere götürebiliriz.  İş yaşantımızı bebeğimizle geçireceğimiz zamanı arttıracak şekilde düzenlemeye çalışabiliriz.

*Bebeğin/ çocuğun mümkün mertebe annesi (ve babası) tarafından ;  annenin  iş, hastalık veya dinlenme ihtiyacı gibi nedenlerle kısa süreli yokluğunda da;  çocuğun  ihtiyaçlarına  tutarlı, şefkatli ve empatik bir şekilde cevap vererek  bağ kurabilmiş olan güvenilir bir  yetişkin  tarafından bakım görmesini  sağlamaya çalışabiliriz.  Bunun için,   bu bakıcı ile attachment parenting’in bakış açısını ve temel prensiplerini konuşmak ve işbirliği talep etmek, ayrıca bebeğe de  annenin varlığında tanışıp bağ kurabilmesi için yeterince zaman ve etkileşim imkanı tanımaya çalışmak yararlı olacaktır. Burada bahsi geçen ‘yeterli zaman’ ın standart olmadığını, bebekten bebeğe, bebeğin yaşına ve mizaç özelliklerine, bakıcının bağ kurma kapasitesine göre değişeceğini tahmin edersiniz. Bu noktada anne, bebeğinin bu kişiyle  bağ kurup kurmadığını tavırlarından ve iletişim işaretlerinden sezgisel olarak anlamaya çalışabilir. Annenin tavrı bebeği bu kişiyle bağ kurma konusunda desteklemek şeklinde olduğunda bebek için de süreci kolaylaştırabilir.

*Ne sebeple olursa olsun, çocuğun bu kısa ayrılıklar konusundaki hislerine saygı gösterebilir ve hazır olup olmadığı konusunda onun önderliğinde ilerleyebiliriz. Hazır olana kadar da gereksiz ayrılıklardan kaçınmaya çalışabiliriz.

*Büyük çocukların bile anneden ayrılmayla ilgili anksiyete sergileyebileceğini ve saygı göstermenin durumu kolaylaştıracağını bilmemizde fayda var.

*Çocuğu ayrılığa ikna etmek amacıyla  korkutmak, tehdit etmek veya utandırmaktan  ya da ayrılık nedeniyle ağlamasını durdurmaya çalışmaktan kaçınmalıyız.

*Çocukla tekrar bir araya geldiğimizde;  bağı onarmak veya tazelemek amacıyla çocukla birebir yoğun ve odaklanmış bir zaman geçirmemiz çok önemli. Yine bu kapsamda çocuğun kavuşmadan sonra anneye karşı ikircikli duygular, saldırganlık, aşırı yapışma gibi farklı tavırlar gösterebileceğini, bunların doğal tepkiler olduğunu ve bağın onarılması çağrısı olduğunu da bilmemizde fayda var. Tüm bu duygular duyularak,  kabul edilip onarıcı davranışlar sergilendiğinde süreç tekrar akışına dönme şansı bulabilir. Bu kavuşma zamanlarında  ;  çocuğumuza  sarılmak, onun göz hizasına denk gelecek şekilde oturmak, boğuşmalı fiziksel temaslı oyunlar oynamak bağı onarmaya yardımcı olabilir.

*Anneden ayrı kalabilmeye başlama zamanı her çocuk için farklı olabilmekle beraber, genel olarak 3 yaşın altındaki çocukların annelerinden 2 geceden daha uzun süren ayrılıklar yaşadığında zorlandıkları gözlenmiştir.

*Çalışmalar , 30 ay altı çocuklar için haftalık 20 saati geçen gündüz bakımevi/kreş ortamının gereğinden fazla stresli olabileceğini rapor etmiştir. Bu kurumlar yerine evde ebeveyn veya güvenilir bir bakıcı ile kalmayı mümkün mertebe tercih etmemiz önerilmektedir.

*Bebeğin/çocuğun bakıcısına bağlanmasını  destekleyebilir  ve  bakıcı değişikliğini mecburi haller dışında mümkün mertebe engelleyebiliriz. Bağlanma olgusunda sürekliliğin çok önemli olduğunu, sık bakıcı değiştirmenin  bağlanma sürecini ve bağlanma başarısını olumsuz etkileyeceğini aklımızda tutmakta fayda var.

*Ebeveyn dışı bakım süresini mümkün mertebe kısa tutmaya çalışabiliriz, böylece çocuğumuzun biz ebeveynlerine bağlanma sürecini kolaylaştırabiliriz.

Yine de; tüm bunları bildiğimiz halde hepsini birden uygulayamayabiliriz.  Attachment Parenting bakış açısına göre;  kendimiz, eşimiz, diğer çocuklarımız ile ailemizin toplam dengesini koruyarak , elimizden geldiğince optimal koşulları sağlamaya çalışabilir ve her adımda çocuğumuzdan gelen işaretler ve iç sesimizin rehberliğinde ilerleyebiliriz. Her anne ve bebek ilişkisi biricik olduğundan,  tüm bu bilgilerin ışığında kendi özgün yolumuzu bulabiliriz.

 

Kaynaklar

1- John Bowlby, Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları

2-Donald W. Winnicot, Bebekler ve Anneleri, Pinhan Yayıncılık

3- Bruce D. Perry, Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk, Okuyan Us Yayınevi

4- www.attachmentparenting.org

Gorsel: www.deeoconnor.com

Dr. Serap Reyhanioğlu Arıkan

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

www.attachmentparentingturkiye.com

https://www.facebook.com/serapreyhaniogluarikan/

http://instagram.com/serapreyhaniogluarikan

Pediatrist, Attachment Parenting Savunucusu, kitap kurdu, anne ve  bağlantı olgusunun evrenin üzerine oturduğu eksen olduğuna, insanın diğer insanlarla ve doğayla olan bağlarının onu hayatta tuttuğuna, güvenli bağlanmanın her yaşta gerçekleştirilebileceğine inanan bir yolcu…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir