Kitap Ozeti: Daha Sade Bir Hayat

Daha Sade Bir Hayat kitabı, sadeleşmenin gücüne inanan ebeveynler için çok güzel bir başvuru kitabı olabilir. Yazar, kitapta sadeleşme yoluyla günlük hayatta yaşadığımız çoğu kişisel, ailevi ve ebeveynlikle ilgili sorunları çözebileceğimizi ve bunu nasıl yapabileceğimizi anlatıyor. Sadeleşme aslında ilişki kurmak için açılan bir yol. Hayatımız ne kadar kalabalık olursa, ilişkilere o kadar az zaman ayırıyoruz ve bundan yara alan da ilişkiler oluyor: karı-koca ilişkisi, anne-çocuk ilişkisi. Sabah, işine yetişmek için koşturan, bir taraftan okula gidecek olan çocuğunu hazırlamaya çalışan bir anne/baba çocuğuyla bu sürede ne kadar ilişki kurabilir? Böyle zamanlarda karşımızda bir çocuk değil, bir robot olmasını ve talimatlarımızı hızlı ve mükemmel bir şekilde uygulamasını ne çok isterdik değil mi? Çocuklar bu hız, bu fazlalık karşısında kendi benliklerini oluşturmada zorlanıyorlar; çünkü bunun için yavaşlık, titizlik, düzen gerekiyor.

Kitap genel olarak “Modern günlük hayatlarımızı çocuğa göre nasıl düzenleriz?” sorusuna cevap vermeye çalışmış. Bu sorunun cevabı “hayatımızı tamamen çocuk odaklı yapmak” değil, “hayatımızın sadece yetişkin merkezli olmamasını” sağlamaktan geçiyor. Neler anlatılmış, neler önerilmiş peki? Sadeleştirme sürecine hayal etmekle başlamayı öneriyor. Mesela o sabahınız nasıl olsun isterdiniz? Çocuğunuzla ilişki kurabildiğiniz, hızlı olmanın arkasında yatan kaygınızı azalttığınız bir sabah size nasıl geliyor? Hayaller harekete geçmek için gerekli olan motivasyonu sağlayabilir. Şimdi bir kağıt kalem alıp, yukarıdan aşağıya ortasına bir çizgi çekerek “Hayalimdeki Aile”, “Şimdiki Aile” başlıklarını maddelerle doldurabilirsiniz.

Sadeleşmeye nerden başlayacağınızı düşünebilirsiniz. Yazar bunun için 4 aşamadan bahsetmiş.  Ortam, ritim, zaman programı, yetişkin dünyasını filtrelemek. Ortam sadeleşmesine çocuk odasından başlanabilir. Hazır halde, komut veren, ses çıkaran, ışık veren çoğu oyuncak hayalgücünü zayıflatıyor; çünkü çocuğunuzun yapması gereken, düşünmesi gereken bir şey yok “Düğmeye bas ve ses çıkarsın” . Çocukların oynamak için zaman harcadığı ve sevdiği oyuncakları elemiyoruz; ama yazara göre oyuncakların en az yarısı artık evde olmamalı. Kitaplar için de aynı şey geçerli. “Ne kadar çok kitap o kadar çok kitap okuyan çocuk” önermesi doğru değil; bu sadece dikkat dağıtıcı. Ortada görünen kitap sayısı 5-6’yı geçmemeli ve ulaşabileceği kitap sayısının da 1-2 olması yeterlidir diyor. Yazar çok iddialı, kendi deneyimlerinden bu sadeleşme sürecinin etkilerinin çok olumlu olduğundan bahsetmiş. Çocukların huzuru doğada bulduğunu, çocukların boş zaman ve serbestliğe ihtiyacı olduğunu da ekleyelim. Çocuklar için elzem olan can sıkıntısının ve serbest zaman imkanlarının,  fazla oyuncakla, sürekli kurs/aktivite yoluyla yok edildiği ve anne babaların şu an yaşadığı çoğu zorluğun buna bağlı olduğunu sürekli yineliyor. “Çocuğumuzun yaratıcılığının ve mucizevi gelişiminin, tamamen onun doğasından kaynaklandığını kabul ettiğimizde, çocuğumuz daha özgün olur.” cümlesi bu anlamda ne kadar özgürleştirici değil mi? Ona aldıklarımız, kazanmasını istediğimiz beceriler, bilgiler ve tüm bunların arkasındaki gizli kaygı biz ebeveynleri yoruyor, tüketiyor. Bu kabulü yaparsak, hem olması için uğraştığımız şeyler kendiliğinden olacak, hem çocuklarımız daha çok kendi, daha çok mutlu olacak, dolayısıyla bizler de daha mutlu ebeveynler olacağız. Bu anlamda, atmak istediğimiz tüm ticari adımlarda “Hayır, teşekkür ederim” deyip, sadeleşmeyi koruyabilmek çok önemli. Sadeleşmenin içinde sadece oyuncaklar ve kitaplar yer almıyor. Giysiler, çocukların katıldığı aktiviteler, yemeklerin çeşitliliği, ekran, bilgi, konuşmak, vs hepsi sadeleşmenin içinde yer alıyor. Çocuklar aşırı ekrana maruz kalıyor ve bu onlar için iyi değil, kaldırabileceklerinden fazla bilgiye maruz kalıyorlar ve bu onları çaresiz hissettiriyor (Yağmur ormanlarından haberdar olan 6 yaş çocuğu kendini nasıl hissedebilir?), dolabını açıp kıyafet seçmek noktasında kriz çıkartan çocuğun ihtiyacı aslında daha az ve kontrol edebileceği giysidir.

Sadeleşmenin en önemli maddelerinden biri de ritimler. Çocukların öngörülebilir rutinlere ihtiyacı vardır: Akşam yemeklerini ailecek yemek, yemekten önce dua etmek, yatmadan önce mum yakıp seyretmek gibi. Çocukların ihtiyaç duyduğu güven, öngörülebilirlik, düzen bu sırda gizli. Çocuklarımızın “Biz her Pazar annemle krep pişiririz”, “Biz her sabah babamla sarılma oyunu oynarız” gibi rutinlere ve bu rutinlerdeki ahenge ihtiyaçları var.

Sadeleşerek kendimize, kendimiz için yeni alanlar açabilmek dileğiyle.

Oznur Atalar

Yazar hakkında: Psikoloji mezunu, 1 çocuk annesi, kitapsever

Kitap: Daha Sade Bir Hayat, Payne, Kim John ve Ross, Lisa M., Anne Baba Akademisi, Dogan Kitabevi

Gorsel: simplicity by korafotomorgana

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir