NEDENNEDEN CANAVARI

Etkili iletişimde duyguların özgürce ifade bulması için herşeyden önce iletişim engellerini kullanmaktan vazgeçmek gelir, çünkü iletişim engelleri duygu ifadesini baskılar.

En yaygın kullanılan iletişim engellerinden biri de NEDEN diye sormaktır.

Bu önemli gerçeğe dikkat çekme amacıyla yazdığım, 2008de yayımlanan öykü kitabımda yer alan bir öyküyü paylaşalım istedim.

🎈🎈🎈🎈🎈🎈🎈🎈🎈🎈
NEDENNEDEN CANAVARI
Yazan ve Resimleyen: Süheyla Pınar-Alper

Çok uzaklarda, hiç bilmediğimiz, hiç görmediğimiz bir gezegende, rengarenk bir canavar yaşarmış. Bu canavarın adı Nedenneden canavarıymış.
Birisi bir şey anlatırken tavşan gibi hoplaya zıplaya, kuyruğunu sallaya sallaya yanına gider ve “neden öyle yaptın?”, “neden böyle yaptın?” diye sorar dururmuş.

Günlerden bir gün, aydede yıldızlarla sohbet ederken bizim Nedenneden canavarı da bir yıldızın arkasına saklanmış, kulak kabartıyormuş.
Aydede bir yandan göbeğini hoplata hoplata gülüyor bir yandan da küçük mavi yıldızın peşpeşe attığı taklaları izliyormuş. Küçük mavi yıldızın babası da ona kızını takla atma derslerine yazdırmak için nasıl kırk takla attığını anlatıyormuş! Tam sözlerini bitirmiş ki bizim Nedenneden canavarı hoplaya zıplaya, kuyruğunu sallaya sallaya yanlarına gelmiş ve başlamış sormaya: “neden kırk takla attın ki kızını takla atma derslerine yazdırmak için?” Baba mavi yıldız, turuncu yıldızın arkasından hoplayarak önlerine atılan Nedenneden canavarını yanıtlamış: “Neden olacak, yıldızlar takla atmayı çocukken öğrenmezlerse bir daha kolay kolay öğrenemezler. Herkes çocuğunun bu derse yazılmasını istediği için az kaldı benim mavi yıldızıma yer kalmayacaktı! Çok korktum”.
“Aaa! Neden yıldızlar takla atmayı çocukken öğrenmezlerse bir daha kolay kolay öğrenemezler?” diye sormuş Nedenneden canavarı ve bir kez daha hoplamış. Baba mavi yıldız derin bir soluk alıp yanıtlamış: “Çünkü her şeyin en iyi öğrenildiği bir yaş vardır da ondan Nedenneden canavarı!”
Tam o sırada küçük mavi yıldızın arkadaşı yeşil yıldız diğer yıldızların arasından sessizce süzülüp yanlarına gelmiş. İki arkadaş uzun süredir görüşmedikleri için kucaklaşmışlar.
Nedenneden canavarı bu, dayanabilir mi? Hemen sormuş: “Aaaa, neden kucaklaşıyorsunuz siz?”
“Birbirimizi çok özledik de ondan” diye yanıtlamış yıldızcıklar ve birlikte üç takla birden atmışlar. “Neden çok özlediniz birbirinizi?” diye sormuş Nedenneden canavarı. “Bir haftadır görüşemedik de ondan” demiş mavi yıldız ve bir takla daha atıp Nedenneden canavarının arkasına geçmiş. “Neden bir haftadır görüşemediniz ki?” diye sormuş Nedenneden canavarı. “Çünkü ben hastaydım. Hem de çok hastaydım. Uzak bir köşede dinlenip iyileşmeyi bekliyordum” demiş yeşil yıldız kocaman mavi gözlerini devire devire.

Bilin bakalım nedenneden canavarı ne yapmış? Evet bildiniz! Nedenneden canavarı önce iki kere tavşan gibi hoplamış, kuyruğunu sallamış ve “Neden hasta oldun ki?” diye sormuş yeşil yıldıza.
Yeşil yıldızın gözleri doluvermiş. “Aaaa! Neden gözlerin doldu yeşil yıldız?” diye sormuş bu kez Nedenneden canavarı. Yeşil yıldız yanıtlamamış Nedenneden canavarının sorusunu. “Neden yanıt vermiyorsun ki?” demiş Nedenneden canavarı. Yeşil yıldız gözlerini silmiş ve masmavi gözleriyle uzun uzun bakmış hoplayıp duran Nedenneden canavarına. “Neden bakıyorsun ki bana öyle?” diye sormuş Nedenneden canavarı. Yeşil yıldızdan yine ses yok.

Nedenneden canavarının canı çok sıkılmış bu duruma. O kadar alışıkmış ki herkesin ona hemen yanıt vermesine.

Hoplayarak Mavi yıldıza dönmüş “neden bana yanıt vermiyor bu yeşil yıldız?” diye sormuş. Mavi yıldız “sence neden yanıt vermiyor sana acaba?” diye sormuş.
Nedenneden canavarının cevabı Mavi yıldızı orta yerinden ÇAT diye çatlatacakmış neredeyse: “Neden bana bence onun bana neden yanıt vermediğini soruyorsun?”

Mavi yıldız çaresizlik içinde ellerini iki yana doğru açmış.
Bu konuşmaları duyan yeşil yıldızın gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamış. “Yeter!” demiş. “Ben bu oyunu oynamak istemiyorum artık!”
Mavi yıldız şaşkın şaşkın bir Nedenneden canavarına bir de yeşil yıldıza bakıyor, bir düz bir de ters takla atıyormuş ardarda.

Yeşil yıldız Nedenneden canavarına dönmüş, “bıktım hep nedenleri sormandan, bu beni çok üzüyor” demiş. Nedenneden canavarı gözlerini uzayın derinliklerine doğru dikmiş, başı önünde, hiç bakamamış bile yeşil yıldızın masmavi gözlerine.

“Bana gerçekten değer versen hep neden neden diye soracağına, hasta olduğumu duyduğunda bir de geçmiş olsun derdin” demiş yeşil yıldız ve arkasını dönerek hızla uzaklaşmış.

Neden neden canavarı bu, durur mu? “Yeşil yıldız neden gitti?” diye sormuş mavi yıldıza.
Mavi yıldız dönmüş Nedenneden canavarına “bak, bu neden sorma oyununu bırakalım.Sen söylenen her şeyin nedenini sorunca doğru dürüst konuşamıyor hiç kimse” demiş. Nedenneden canavarı “ama ben neden diye sormazsam ne diyeceğimi bilemem ki” demiş üzgün üzgün.

Mavi yıldız ona söylenebilecek çok şey olduğunu ve en güzel sözlerin de içindeki duyguları anlatmaya çalışırken ağzından döküleceğini söylemiş.

“Bak” demiş, “sen yeşil yıldızın hasta olduğunu duyduğunda ona ‘neden hasta oldun?’ diye sordun. Oysa o sırada senin içindeki duygu neydi? Yani yeşil yıldızın hasta olduğunu öğrenmek seni nasıl etkiledi?” “E, üzüldüm tabii” demiş Nedenneden canavarı. “O zaman” demiş mavi yıldız “ona üzüldüğünü söyleyebilirdin”. “Yani ona ‘ben senin hasta olmana üzüldüm’ mü demeliydim?” diye sormuş Nedenneden canavarı.

“Evet ya,” demiş mavi yıldız, “sürekli sorgulanmaktan hiç kimse hoşlanmaz, hem üstelik seni yanlış anlarlar. Bak yeşil yıldız üzüldü ve kaçtı gitti.”

“Ama ben onun gönlünü alırım şimdi” diyen Nedenneden canavarı hızlı bir dönüşle yeşil yıldızın kaçtığı yöne doğru hoplamaya başlamış. Öyle hızlı hopluyormuş ki kuyruğu boşlukta kocaman ışıktan daireler çiziyormuş.
Mavi yıldız da ışıktan dairelerin oluşturduğu yolu izleyerek onun peşine düşmüş.
Nedenneden canavarı uzakta yeşil yıldızı görmüş ve hızını iyice arttırmış. Artık geçtiği yerlerde şimşekler çakıyormuş. Yeşil yıldız uzayın derinliklerinde küskün ve üzüntülü bir ifadeyle öylece duruyormuş.
Nedenneden canavarı yeşil yıldıza yaklaşırken mavi yıldızın sözlerini anımsamış: “onun hasta olduğunu öğrenmek seni nasıl etkiledi?”…

Yeşil yıldız Nedenneden canavarını görünce “ben sana çok kırıldım, küstüm ben sana” deyip arkasını dönmüş.

“Aaaa” demiş kendi kendine Neden neden canavarı “yeşil yıldız duygularını söylüyor, mavi yıldızın bana söylediği gibi!” ve bir hoplayışla yeşil yıldızın yanına gelmiş ve elini tutmuş.

Uzun uzun bakmış yeşil yıldızın mavi gözlerinin en içine. En sonunda konuşmaya başlamış ve “yeşil yıldız, ben seni üzmek istememiştim. Hem ben seni çok seviyorum. Gerçekten çok seviyorum. Seni üzersem sen benimle arkadaş olmak istemezsin. Ben çok üzülürüm o zaman. Sana ‘geçmiş olsun’ desem beni bağışlar mısın acaba?” demiş.
Yeşil yıldızın yüzü parıltılı bir gülümsemeyle aydınlanmış. Maviş gözleri ışıldamış, “ben de seni seviyorum Nedenneden canavarı. Duygularını ve düşüncelerini söyle ama sürekli her şeyin nedenini sorup beni deli etme, olur mu?” demiş.
Nedenneden canavarı tam “neden?” diye soracakken “nnn..nolur, yani olur” demiş. Yeşil yıldız kollarını Nedenneden canavarının boynuna dolamış ve “seni seviyorum Nedenneden canavarım benim!” deyip yanağına kocaman bir öpücük kondurmuş.

Nedenneden canavarı kaygıyla gözlerini açarak “peki ama ben hiç bir şeyin nedenini soramıyacak mıyım artık?” diye sormuş. Oradan baba mavi yıldız soluk soluğa yetişmiş “canım öyle şey olur mu? Bir şeyin nedenini bilmek istersen elbette sorarsın, ama sürekli her şeyin nedenini sorarsan olmaz işte. Azıcık başkalarını anlamak için çalıştır o parıltılı canavar kafanı ve yanıtları sen bul bakalım!” demiş.

Nedenneden canavarı tam yine “neden?” diye soracakmış ki, vazgeçmiş. “Sürekli neden diye sorunca sizi dinlememiş oldum galiba” demiş.

Tam o sırada mavi yıldız da katılmış onlara, “oh çok şükür yaptığını anladın koca canavar!” deyip bir sıçrayışta canavarın üstüne binmiş ata biner gibi. Canavar gıdıklanmış ve kahkahalarla gülmeye ve hoplamaya başlamış.

Yeşil yıldız döne döne ona yaklaşmış, kulağına doğru eğilip fısıldamış “evet, şimdi dinledin ve duydun bizi işte!”.

Sevinçle öyle bir sıçramışlar ki, hep birlikte iki takla birden atmışlar!
Nedenneden canavarı yeşil yıldızı ve baba mavi yıldızı da sırtına almış ve tavşan gibi hoplaya hoplaya yola çıkmışlar, olanları aydedeye anlatmaya gitmişler. Geçtikleri yollarda ışıl ışıl parıltıları kalmış, bir de kahkahaları.

Süheyla Pınar Alper

Attachment Parenting International, Türkiye Şiddetsiz Şefkatli Ebeveynlik Lideri

Eğitim Bilimci / Sosyolog, Duygu ve Farkındalık Danışmanıyım.
1995ten bu yana öğretmen, genç, kadın, anne-baba, yönetici (Dünya Bankası, Meteksan vb.) birey ve gruplara duygusal zeka eğitimleri vermekte, iletişim ve duygular konusunda danışmanlık yapmaktayım. Yirmi yıl süreyle ders verdiğim Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünden 2008de emekli oldum. 1996da Bilkent Üniversitesi’nde açmış olduğum, her sene güncellediğim ve ‘bebeğim’ diye nitelendirdiğim bir dersimi 2008den bu yana İstanbul’da Bahçeşehir üniversitesinde Genel Eğitim Bölümünde yarı zamanlı olarak veriyorum. Duygusal Zeka, Şiddetsiz İletişim ve Etkili İletişim becerilerinin teori ve uygulamasını içeren Kişilerarası İletişim dersimi ikinci sınıftan itibaren tüm bölüm öğrencileri üç kredili seçmeli ders olarak alabiliyorlar.
2013 yılından bu yana Do-um’da danışmanlık yapmaktayım.
Uluslararası EFT Master/İleri Emotrance, Pozitif EFT uygulayıcısı, Transaksiyonel Analiz Derneği TA ve Çocuk, Ergen, Her Yaş Çocuğu ile Oyunla Terapi sertifikalarına sahibim. Çocuklarla doğrudan çalışmıyorum, anne-babalara ve öğretmenlere danışmanlık yapıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir