Ok Yaydan Çıktı Bir Kere!

Ok yaydan “yine” çıktı!

Her yolu denediniz ama öfkenize yenik düştünüz ve çocuğunuza bağırdınız. Boğazınızda bir yanma hissi, içinizde güçlü bir pişmanlık ve suçluluk duygusu, karşınızda korku dolu gözler.

Hatanızı telafi edebilmek için; hemen aynı gün içinde yapabileceğiniz birkaç öneri içeriyor bu yazı.

Çocuğunuza bağırdığınız için çok pişman oldunuz ve hatanızı telafi etmek için adımlar attınız. Artık herşey daha sakin ve çözüldü gibi görünüyor. Bir sonraki patlamaya kadar?!

Çocuğunuzla bağırarak iletişim kurmak artık bir alışkanlık haline geldiyse; bundan sonra bağırmamak için neler yapabilirsiniz? Bundan sonraki yazıda.

___

📍Telafi etmeniz gereken bir hata yaptığınızı içtenlikle kabul edin.

Eğer onarım olmazsa, sadece ilişki zarar görmekle kalmaz; ifade edilmeyen duygular içeride hapsolur ve bir dahaki sefere patlamak için hazırda bekler.

Çatışma söz konusu olduğunda, çocuklar için de bağırmak, hakaret etmek yada küsmek normalleşir.

Kendileriyle ile ilgili algıları olumsuz şekillenir. Kötü bir çocuğum, anneme/babama yük oluyorum, kimse beni sevmiyor.

İnsan ilişkileri ile ilgili yanılgıya düşerler.
Çatışma varsa ilişki yoktur. Affetmek zayıflıktır. Birine çok kızgınsan onu sevmiyorsun demektir.

📍Sakinleşmeyi, ortamın yatışmasını bekleyin.

Çocuğunuz yada siz hala öfkeli, korku dolu, kırgın, şaşkın iken henüz içinizde bitmemiş olan sorunu çözemezsiniz.

📍Çocuğunuza konuşmayı “teklif edin”.

Bu onun da henüz sakinleşip sakinleşmediğini anlamanızı saglar.

Öfke patlamalarınızın hemen ardından pişmanlıkla çocuğa koşup ağlayarak sarılmak da bence samimi bir seçenektir. Ancak bundan sonra aynı hatayı tekrar edip etmeyeceğinize bağlı olarak..

Daha önemlisi, Çocuğa konuşmayı teklif etmek; ona reddetme hakkı da verir.

Yetişkin olarak, çocuğunuza karşı hatalı olduğunuzu kabul etmek ve onarmak için çaba harcamak çok değerli olmakla birlikte; size oldukça ağır da gelebilir.

Çünkü zamanında size kimse böyle saygı duymamış olabilir, anne/baba olarak saygı bekleyen taraf olmaya alışmış olabilirsiniz, toplumsal kalıplar sizi koşullandırmış olabilir.

Hatanızı kabul etmişsiniz, özür dilemek istiyorsunuz, bir de bunun için izin mi alacaksınız?

Evet, aslında telafi tam da burada başlıyor.

Çocuğunuza yaşından ve konumundan bağımsız, bir insan olarak gerçekten saygı duymak ve bunu ona da hissettirmek, hem size hem de çocuğunuza saygılı bir iletişimin mümkün olduğunu öğretecek.

 

📍Fiziksel yakınlık teklif edebilirsiniz.

Dokunmak, sarılmak, öpmek, sırtını, saçını okşamak; yine eğer çocuğunuz ‘izin veriyorsa’, ikinize de iyi gelir.

Bazen sessiz bir kucaklaşma ve içten bir pişmanlık tüm sözlerden daha güçlüdür.

📍Özür dileyin.

Sözel olarak özür dilemek; çocuğunuza anne/babanın da hata yapabileceğini ve telafi edebileceğini öğretir.

Kendisi hata yaptığında sorumluluk almayı ve özür dilemeyi öğretir.

Başkaları ona karşı hatalı olduğunda; kendini suçlamak yerine; sağlam durmayı ve kendini savunmayı öğretir.

___

Bunlara ek olarak; şu yazıyı da okumak isteyebilirsiniz: http://www.attachmentparentingturkiye.com/cocuklarla-iliskinizde-hatalari-telafi-etmenin-dort-adimi/

________

Not: Bağırmanın zararlarını öğrendikten sonra; Çocuklarıyla sürekli olarak bağırarak iletişim kuran ve bunu değiştirmek isteyen ebeveynlere yardımcı olabilmek adına hazırladığım bu yazı dizisine gelen bazı yorum ve mesajlarda; “çocuğum henüz bu yazdıklarınızı yapabileceğim, konuşabileceğim yada anlayacak yaşta değilse ne yapalım?” diye soranlar oluyor.

Bağırmayın.

Hiçbir yaşta hiç kimse bağırmayı hak etmez. Bağırmak her yaştaki çocuğa/insana zarar verir ve sürekli ve kasıtlı olarak yapıldığında istismardır.

Özellikle çok küçük bebekler; dünyası sizden ibaret olan, sizin özrünüzü dahi anlayamayacağını düşündüğünüz kadar çaresiz ve muhtaç durumda olan, beyinleri henüz gelişmemiş küçücük bebeklerinize asla bağırmayın.

Kendinize engel olamıyorsanız, ruh ve akıl sağlığınızdan endişe duyacak durumdaysanız, bebeğinize zarar veriyorsanız, hiç geciktirmeden profesyonel yardım almanın tüm yollarını zorlayın.

Güncel araştırmalar; Özellikle 3 yaş öncesi bağırılan/sözel şiddete uğrayan bebeklerin serebral korteksinde kalıcı hasarlar bıraktığını, amigdala aktivitesini ve stres hormonu salınımını arttırdığını, uzun vadede dikkat eksikliğine yol açtığını; Sürekli bağırılarak korktular bebeklerin, beynin kaç/savaş/don mekanizmasını fazlasıyla aktive ederek, prefrontal korteksin gelişimini sekteye uğrattığını gösteriyor.

Bağırmayın.

______

《《《《 Yazarken faydalandığım birkaç kaynak:

Screams Damage the Infant Brain

https://www.mother.ly/life/yelling-at-your-child-happens-what-you-do-after-is-what-counts-mama

https://www.positiveparentingconnection.net/yelling-how-to-recover-from-a-total-disconnect-from-your-child/ 》》》》

Görsel: http://www.pondly.com/2013/02/reineke-fuchs-illustrations-by-skia/

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir