Ece Efe’nin Pozitif Doğum Hikayesi

Aylar geçti doğum hikayem bir türlü kağıda dökülmedi ama anlatmaktan hiç bıkmayacağım, hayatımı adadığım bir gerçeğe dönüştü. Yaşadıklarım an’ıma ve geleceğime yeni bir yön, farkındalık ve bakış açısı kattı. Ekin’in doğumu aslında o kadar büyüleyici, doğal, kendimi bıraktığım, hayatımda olmadığım ve belki bir daha olamayacağım bir benlikle gerçekleşti ki, yaşadığım en büyük coşkuydu. Hatta 9 cm olduğumu öğrendiğimde hissettiklerim bebeğime kavuşmaya yaklaşmamın mutluluğuyla birlikte dalgaların hazzının bitmesinin iç burukluğuydu. Doğumumuza ne denirse densin bu bizim doğmumuzdu ve bizim için olabilecek en en en en en….

Emre’nin doğumunda yaşadığım korku kalıntılarının temizlemek ve bu kutsal kavuşmayı bütün benliğimle yaşayabilmek ve yaşatabilmek için bütün bilgilere, kitaplara, nefeslere, hareketlere, alternatif çalışmalara açık bir şekilde pratik yapmaya başlamıştım. Kendimi güvende hissettiğim ve her duygumun karşılandığı, garip gözlerle izlenmediğim, desteklendiğim ve ufkumu açan bir ekiple birlikte haftalarımı geçiriyordum. Doğum psikoloğumla ilk doğumumdan kalan korkular üzerine çalışma fırsatım oldu. Her şeyimle kendimi bıraktığım o oda aslında olacak doğumum için ekibime söylediğim ipuçlarıyla doluydu. Doğum zamanında inanılmaz bir algı açıklığına sahip oluyor insan eğer Doğumistan’a gitme fırsatı olmadıysa. Benim olmamıştı ve mutsuz olduğum her ayrıntıyı incelikleriyle hatırlıyordum. Yaşadıklarımı anlayan, kabul eden ve değiştirebileceğime inanan; bilen insanlarla birlikteydim. Bu yoğun süreç içerisinde bebeğimizle ilgili karşılaştığımız fiziksel deformasyonla ilgili yıkılmış olsam da ekip olmanın farkıyla  kabul etmeyi, yol çizmeyi, sabırlı olmayı, kucaklamayı ve şüphe duymamayı öğrendim. Karşılaştığımız bu durum hepimiz için bir ilk olmasına rağmen ifadelerin sevgi ve kabul dışında bir şey söylemediği bir ekiptik. Enerjimizde sevgi vardı. Yalnız değildim. Hamileliğimin her anında; bütün korkularımla, bütün travmalarımla destekleniyordum ve hayatımın en önemli anı için hiç bir planım yoktu. Yalnızca bebeğim nasıl gelmek istiyorsa onu o şekilde karşılamaya hazırdım. Korkmadan, endişelenmeden, sorgulamadan, kabul ederek, bilgiyle, paylaşarak, birlikteliğin verdiği güvenle artık her şeye hazırdım.

Emre’nin doğumuyla öğrendiğim en büyük hayat dersi acının unutulduğu, unutulmayanın yaşanılan korku olduğuydu. Korktuğum acı olmazsa acının yerini ne alacaktı. Haz. Bu başarı hazzı ya da ben yaptım duygusu değildi. Benim için yaratılmış bu anı bütün varlığımyla yaşadığım, orada olduğum, hissettiğim, tanıdığım, aslında hiç yabancı olmadığım bir duyguya yer açmaktı.  Aynı benim, annemin yaşadığı ve benim geçtiğim bir yoldu. Yeniden doğuş, yeni bir benin oluşumuydu bebeğimle birlikte. Ruhumun, bedenimin ve bebeğimin birlikte çalıştığı başka bir diyardı bu olduğum yer. 

Hikayemin bana yaşattıklarını anlatmak ömrümün kalan kısmındaki emelim. Belki bu cümlelerle belki bambaşka hislerle. Her seferinde daha dolu. Her seferinde daha hevesli. Her seferinde daha çok hissederek. Her seferinde bir annenin daha bunu yaşaması dileğiyle.

26 ekim 2014 sabahı 5’de uyanıp tuvalete gittiğimde istemsiz akan suyun idrar olmadığını biliyordum. Kokladım, rengine baktım ve salondaki kanepemize bir battaniye sererek uzandım. Vakit yaklaşmıştı. Suyum bölüm bölüm gelmeye devam etti. Heyecanlanacak bir şey yoktu. Bu durumu biliyordum ve bekleyebileceğim 2 günüm olduğunu da. Dinlenmem gerektiğine karar verdim. Bir süre kanepede uzandıktan sonra ( herkes dinlenmeliydi.) sessiz sedasız duşumu aldım ve bebeğimden izin istedim; 2 saat uyuyabilmek için. Uyandığımda hafif hafif dalgalar başlamıştı. Bir an telefonuma sarıldım ebemi aramak için sonra sakin olmaya ve nefes almaya karar verdim ama içim pırpırdı; yolcuyu haber vermek istiyordum. Dalga zamanlarımı evde, sakin bir kafayla geçirmeyi beklerken kendimi bütün aileyi arayıp bize kahvaltıya çağırıken buldum. Turan’a hala dokunmamıştım onu da yoğun bir gün bekliyordu. 8:30 civarlarında dayanamadım ebeme bu pazarı bizimle geçireceği haberini verdim.

Oh çoluk çocuk herkes toplandı, mesaj grubumuza haberi verdim. Rüyalarımda sakin geçen yolculuğum bir anda değişmiş herkesin sevgisinin ve heyecanının yanımda olduğu bir ana çevrilmişti. Serpil ebe 10-11 civarlarında bize geldiğinde dalgalarımdaki düzensizliğin evdeki coşkuyla ilgili olabileceğini söyledi. Çocukları anneanneyle göndererek ablam ve Turan’ın da olduğu ufak bir ekip sessiz ve huzur içinde evde takılmaya başladık. Bahçede çıplak ayak kedinin bacaklarıma sürtündüğü, desteğimi ağaçtan aldığım, bol nefesli sakin sessiz saatler geçirdik. Kimi zaman topun üstünde, kimi zaman dolanarak. Ebemin çaylarından ve dokunuşlarından sonra  son hamile fotoğrafımızı çektik.

Saat 15:00 civarlarında hastane yollarına düştük. Arabayla yolculuğumu sessiz bir neşeyle, kıkırdamayla, bahar kokusuyla hatırlıyorum. Kaç dakika da ne kadar dalga onlar benim haberdar olduğum bilgiler değildi. Benim bilgilerim dalgalardı. Coşkun bir dalga kendini gösterdiğinde onu anlamaya çalışarak karşıladım. Bir sonraki tanıdıktı ve bir sonraki daha da alıştığımdı, sonrakiler yalnızca haberciydi takii yeni bir yoğun dalgayla karşılaşana kadar ama sonunda hepsi tanıdık oluyordu ve hepsinden tek bir mesaj geliyordu “bebeğini doğuruyorsun.”  Dalgalarımı tanıyordum. Bir dili vardı. Bana anlattıklarını anlayabiliyordum.

Hastaneye vardığımda alınamayan kanım beni biraz gerse de olmak istediğim anda olmama engel olmuyordu. Hemen arkamda bırakıp orada kalmayı başardım. Suya girmek mi?  Hayallerimde her zaman su vardır. Soğuk dereler, dalgalı kumsallar, derin mavi denizler, zifiri derinlikteki göller ama burada ancak bir havuza girebilirdim rahatlamak için. Doğurur muydum burada, bilmiyordum? Ben orada değildim, düşünmüyordum. Herkes bekliyordu. Müzik vardı; arada dans, şarkı söyleme, ufak sohbetler. Güzel bir gün. Arada bir uyku. Ben tembel tenekeyimdir; suyun gücüyle tüy gibi her pozisyona girebilirdim. Daha ne isterim.

Bir kaç anım var, zihnimin dünyaya döndüğü. Döndüğüm de kiminle mi karşılaştım, bizim doğum dünyamızdan habercilerle. Gerçeklikte her şeyin yolunda olduğunu o an’la ilgilenmemi söyleyen ekibimle. Ben de sözlerini dinledim. Uyanışımı kendime döndürdüm ve devam ettim. Her olasılığa sahiptim. Doğumumu aynayla seyretmek o anda konsantre olabileceğim değildi ama avcumu vajinama koyup da bebeğimin o yumuşak başının avcuma dolmasını hissetmek inanılmazdı. Bebeklerin derisi bizimkinden 400 kat daha hassasmış. Ben o yumuşaklığın, ben o mucizenin ilk dokunanıydım.” Ben burdayım bebeğim. Harika gidiyoruz.”  Bebeğime ilk dokunan, onu ilk karşılayan bendim. Konsantre oldum göğüsüme başını koyacağı kavuşma anı için. 

Kolyeli geldi bizim bebeğimiz. Suyun içinde çıktı ailesinin arasına geldi. Bizi güvenli kollarıyla saran doktorumuz; şefkat, neşe, mutluluk ve aşkla bakan bir aile. Biz o anda hepimiz doğduk. Birbirimizle doğduk. Bu öyle bir bağ ki bu an için tekrar ne yapabilirim bilmiyorum ve hayatımı hayatta bu kadar saf hale nasıl gelirim onu arayarak geçirmek istiyorum.

Bu güzel doğumun animasyon eşliğindeki güzel anlatımı youtube kanalımızda…

 

Ece Efe

Reklam sektorunde freelance yönetmen yardımcılığı yaparken bebek sahibi olması üzerine hayatına yeni bir yön vermiştir. Iki bebeğini doğururken yaşadığı doğum deneyimleri ona doğumda desteğin önemini fark ettirmiş; zamana, bedene ve bebeğe saygı gösterilen pozitif doğumlara destek olabilmek adına Istanbul Dogum Akademisi’nden doğuma hazırlık eğitmenliği ve doulalık eğitimi almış aynı zaman içerisinde Do-um’da doulalık eğitimini tamamlamıştır. Doğum sonrası da ebeveynlere destek olmak adına Do-um’dan anne bebek yogası egitimini tamamlamıştır. MissBebek kurucusu Ceren Bebek’in önderliğinde ClauWi Taşıma Okulu’nun Türkiye’de düzenledigi ilk babywearing egitimine katılmıştır ve Türkiye’nin uluslararası sertifikalı ilk babywearing danışmanlarından biri olmustur. Su anda biri 7 digeri 3 yaşında  olan çocuklarıyla hayatını deneyimlerken daha mutlu ve barış dolu bir gelecek icin doğumlarda, ebeveynlere destek olmak adına zevkle çalışmaktadır. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir