Şeyda Apaydın’ın Pozitif Doğum Hikayesi

5 ocak 2017. Bu yazıyı yazdığım şu saatlerden tam bir yıl önce bebeğimi göğsüme koydular. Doğum hikayemi tam da oğlumun doğumuna 3 saat kala yazmak güzel bir tesadüf oldu.

Doğumumdan biraz daha geriye gitmek istiyorum. Evlendiğimde doğum kelimesi benim için korkunç bir kelimeydi. Doğum deyince aklıma gelen şey avazın çıktığı kadar bağırmak, annemin kardeşimi doğururken ölümün ucundan dönmesinin  hatıralarıydı. O yüzden bebek düşünemiyordum bile.

Fakat hayatın bana tam da bu noktada bir şakası vardı. Evliliğimden bir yıl geçip ucundan bebeğe niyet ettiğimiz sırada ilk kontrolümde çikolata kistim olduğunu öğrendim. Adı ne tatlı değil mi? Sonunun nereye varacağını bilemediğim bir yolculuğa başlamış olduk. Tedaviler, ilaçlar derken maalesef bir yılın sonunda kistim kat ve kat büyüyünce ameliyat olmak zorunda kaldım. Ameliyattan çıktığımda odada gözlerim hep bir bebek aradı. Çünkü doğumhane katındaydım; ağlayan bebek sesleri vardı fakat benim odam bomboştu. Ameliyattan sonra 6 ay daha süren ilaç tedavisi benim için çok ağır geçiyordu. Son kutu ilacı da bitirdikten sonra ilk adet gördüğümde doktorum muayeneye çağırdı fakat beni bir sürpriz daha bekliyordu.

Bir sabah çok ciddi bir ağrı ile uyandım. Acil servise götürdü eşim; kan tetkiki  verdik belki bir umut;  ‘Hamile miyim acaba?’ diye beklerken, idrar yolu  enfeksiyonu çıktı. Bizim umutlar söndü. Biz de madem hamile değilmişim deyip küçük bir tatile çıktık. Bisiklete mi binmedim top mu oynamadım kaplıcaya mı girmedim daha neler neler… Hala adet olmamıştım fakat yine çok ciddi ağrılar oldu. En iyisi biz bir doktora gidelim deyip randevu aldığımız günde içime bir kurt düştü ve hemen bir gebelik testi aldım  ve sürprizzz;  hamileymişim… Yani aslında ben idrar enfeksiyonu için tahlil verdiğimde 1-2 haftalık hamileymişim fakat tahlilde gözükmemiş. Şu tatil atraksiyonlarında da hamileymişim! 🙂 . Bilseydim eminim tatilin tadını çıkaramaz aman bebeğe bir şey olmasın diye hiçbir şey yapamazdım herhalde.

Doğumdan önce niye bunları anlattım sizlere; çünkü bunları yaşamasaydım eminim ki pozitif bir doğum hikayem olmayacaktı. 2 yıla yakın tedavi görmeseydim bu bebeği deli gibi istemeyecektim. Kist ameliyatının acısını tatmasaydım doğum korkusu benim için ciddi sorun olacaktı.(Kist ameliyatı doğumumum 10 katı fazla zordu diyebilirim).

Böylece hamileliğim başlamış oldu. Hamileyken öğretmen olarak aktif çalıştım. Çalışmamın bana bedensel olarak müthiş faydası oldu. Çok düzenli beslenmeye çalıştım böylece fazla kilo hiç almadım.

Hastanemiz hamilelere doğum akademisi dersleri başlattı. Çok faydasını gördüm. Ama asıl beni doğuma hazırlayan hayallerim ve hep okuduğum pozitif doğum hikayeleri oldu.

Bazı günler sadece yatıp hayaller kurdum. Bebeğime kavuşabilmek için o sancıları çekeceğimi, sancıların bana acı vereceğini ama bunun sonucunda bebeğime kavuşacağımı hayal ettim. O sancıların hiç kolay olmayacağını anlattım hep kendime. Kabullendirdim kendime. Sonra bebeğimi emzireceğimi benden süt geleceğini hayal ettim. Ve bunu ne zaman hayal etsem gözlerim doldu. Emzirmeyi düşünmek müthiş mutluluk veriyordu bana.

Artık son haftalara yaklaştığımızda akşam üstü hafif bir su geldi. Fakat ne sancı ne de başka bir belirti vardı. Biz de dayanamadık hastaneye gittik. Yapılan kontroller sonucu hastaneye yatışım yapıldı. Doktorum suni sancıya karar verdi.

Normal doğumu istememde doktorumun desteğini atlamayayım. Zira kendisi beni normal doğuma çok normal hazırladı. Çok destek oldu. Emzirme konusunda sütüm nasıl daha fazla olur dediğimde bana şu tavsiyede bulundu;  inekler gibi ye, iç, rahat rahat, yat yuvarlan; sütün olsun demiştiJ .

Suni sancıya başladıktan tam 16 saat sonra doğumun oldu. Açılma çok uzun sürdü. Sancıları yaşarken gücümün yettiği kadar aktiftim. Gezindim çömeldim masaj yaptırdım belime. Derin nefesler alıp verme, bebeğime kavuşacağımı düşünme ve  tabi ki eşimin desteğiyle artık sona yaklaşıyorduk;  fakat ben çok yorulmuştum, çok uzun sürmüştü ve dayanamayıp epidural anestezi istedim. Epidural takıldıktan 5-6 saat sonra doğum zamanı gelmişti.

Doğum odasına gülerek el sallayarak gittim. Tabi ki çok yorgundum acı çekiyordum ama güçlü davranıyordum. Güçlü olmalıydım asıl iş şimdi başlıyordu. Doğum odasında ki ebelerde bendeki pozitifliği hissettiler zira gayet mutlu olduğumu görüp bir; ‘ ooo bu gece eğlenceli geçecek’ dediler.

Geçen sene tam da bu satırları yazdığım saatlerde doğum odasındaydım. Artık her şey tamamdı doğum anı gelmişti. Eşim yanımdaydı. Tek isteğim vardı ; başarmak ve bebeğime kavuşmak. Ve bir  anda oldu. Sanki bir balık gibi çıktı oğlum ve doktorum hemen o anda sıcacıkken suyu üzerindeyken göğsüme yatırdı. O koku, o sıcaklık ve sapsarı saçları… Oğlum Ömer Asaf’ıma kavuştuk.

Odaya alındığımda bebeğimi ilk getirdiklerinde deli gibi parmağını emiyordu. Daha anne karnından biliyordu emmeyi. Annesinin memesini istiyordu işte. İlk emzirdiğimde şok olmuştum.  ‘Nasıl yani? nasıl süt gelirdi benim vücudumdan? ‘ Akıl almaz bir şeydi. Sarhoş edici bir duyguydu.

Doğum odasında yaşadıklarımdan aklımda kalanlar; huzur ve başarma mutluluğu…

Artık doğum benim için yeniden doğmaktan başka bir şey değildi.

Doğum kendini akışa bırakmak, sonunun ne olacağını bilemesen de çabalamaktı…

Şeyda Apaydın

Bebeğinin gelmesiyle hayallerine kavuşmuş, bebeği ve eşiyle bir adada yaşayıp, denizin ve doğanın ortasında bebeğini büyüten, huzurla geleceğe ilerleyen bir anne…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir