Kendi Deponu Doldur Annecik!

Selam Güzel Anne! Nasılsın?
Gerçekten “nasılsın” diye soruyorum?
Iyiyim diyorsun; ama ben olmadığını görebiliyorum.
Sorun değil. Ben de pek iyi sayılmam zaten.

Gerçek şu ki; “iyi” olan pek anne de tanımıyorum. Aslına bakarsan, “iyiyim” cevabını lugatimizden silmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Pekçok gün, ‘iyi’ den ya çok daha fazlasıyız, yada daha azı..

Annelik uçlarda yaşamak gibi..
En yükseğin daha yükseği, en alçağın daha alçağı..
Müthiş bir neşe kaynağı ve delice bir yorgunluk..
Şaşkına çeviren bir sevgi ve seni senden alan bir tükenmişlik..

Işte o uçlar seni tüketebilir. Evet, hatta iyi olanlar bile..
Sürekli bir ileri bir geri gitmek bedenini ve ruhunu zorlar. En sevdiğim yazarlardan biri, şu terimi kullanırdı: “Ruh Yorgunluğu”.
Annelik ruhunu yorabilir; özellikle de kendine iyi bakmadığında..

Biliyorum, biliyorum! Kendine bakmak, yapılacaklar listesine yeni bir şey daha eklemek gibi. Hem senin bakımına muhtaç çocuklar varken; kendine nasıl bakabilirsin ki? Tükenmiş hissediyorsun.
Kendine verecek birşeyin kalmadı ki..

Şimdi lütfen beni dikkatle dinle annecik.
Ben de aynı haldeydim. Bebeğim ağlarken, uykusuz ve çaresiz ben de ağladım. Oyuncakla dolu oturma odamın camından boş gözlerle dışarı baktım ve benim hayatım nasıl bu hale geldi diye sorguladım.
Sinirlerimin yıprandığını hissediyordum, (fiziksel olarak bile sinir uçlarım yıpranmış gibiydi) ve gerçekten bir gün mola verip dinlenebilecek miyim diye merak ediyordum.
Kapıdan fırlayıp koşarak çok çok uzaklara kaçma arzusuyla kaç kez savaştım..

15 yıllık ebeveynlik tecrübemde öğrendiğim ise şuydu; o kaçma arzusuyla savaşılmaz. Ona boyun eğilir. Dinle beni!

Annelik muhteşem ve büyüleyici ve berbat ve zor.

Peki muhteşem ve büyülü yanını değil; sadece berbat ve zor olduğunu hissettiğinde? Işte o zaman mola verme zamanı. Aslında mola vermenin zamanı gelmiş de geçiyor. Tükenmiş hissetmekte haklısın, çünkü zaten tam olarak tükenmişsin.

“Niye molaya ihtiyacım olsun ki, ben çocuklarımı çok seviyorum” diye düşünüyor olmalısın, biraz da vicdan azabıyla karışık.

Gerçek şu ki: Sevgi sınırsız bir kaynak. Ama enerji öyle değil.
Sevgi senin motorun, enerji ise yakıtın.
Yakıtın olmadan; dünyalar kadar sevgin de olsa, hiçbir yere gidemezsin.
Orda öylece oturursun; hareket etmen gerektiğini bilirsin ama gücün yoktur.
Yakıt ikmali yapmak zorundasındır; aslında ideal olan deponu tamamen bitmeden çok önce doldurmaktır.

Bunu duymak istemeyebilirsin; ama deponu doldurmak için çocuklarını da bırakman gerekiyor. Üzgünüm ama doğrusu bu. Deponu halen aracını sürüyorken dolduramazsın.

Kendini çocuklarına her zaman “tamamen” adamakla onların iyiliğine hizmet ettiğini düşünüyor olabilirsin. Hayır, onlara iyilik etmiyorsun, zamanının yüzde yüzünü onlara zaten ayıramıyorsun; fiziken yanlarındasın ama gerçekten tam olarak onlarla değilsin.
Araç orada ama çalışmıyor.

Güven bana, kendin için bunu yapmana çocuklarının da ihtiyacı var. Onların tükenmemiş bir anneye ihtiyaçları var.
Onlara hem sevgi hem de enerjisini verebilecek bir anneye. Kendine yeterince zaman ayıran, böylece yanlarındayken gerçekten, keyifle onlarla vakit geçirebilen bir anneye..

Biliyorum bu fikir bile seni strese sokmaya yetiyor olabilir. Ama iyi bir haberim var: Kendine zaman ayırmak için olağanüstü birşeyler yapmana gerek yok.
Bir araca yakıt doldurmak sadece birkaç dakikanı alır ve o yakıtla kilometrelerce yol alabilirsin.

Anneliğe mola vermek için senin birkaç dakikadan fazlasına ihtiyacın olacak tabiki; ama nihayetinde tüm haftasonu hatta belki tüm bir gün bile olmak zorunda değil.
Bilinçli bir şekilde ve kendine özel olarak ayıracağın sadece bir yada iki saat; o kadar büyük bir fark yaratacak ki.
At kendini dışarı, bir kafeye, kitapçıya, masaja, spora, nereye istersen.. Kitabını yada telefonunu, dergini yada bir arkadaşını al yanına, deponu doldurmak için ne yapmaya ihtiyacın varsa. Belki sadece biraz şekerlemeye ihtiyacın vardır, yat uyu.

Çocuklarını bırakacak kimsen yoksa; bir anneler grubuna katıl. Ilk katıldığın grup sana uymadıysa, bir başkasını dene, aramaya devam et. Inan bana, anneler her yerde biraraya geliyor, sana uygun olanı bulabilirsin.
Yerel kaynakları ara, belediyeyi ara, insanların düzenli olarak biraraya geldikleri yerleri araştır, dernekleri ara, biryerlere ulaş. Facebook gruplarına katıl, sosyal medyayı kullan, oralarda buluşan annelere katıl.
Çocuklarınızı birbirinize bırakabileceğiniz kafa dengi bir anne bile olsa, hayatınızı değiştirmeye yeter.

Ne yaparsan yap; anneliğin şu anda hissettiğin gibi birşey olması gerektiğine kendini inandırma.

Bazen çok zor evet, bazen çok da yorucu. Bunlar evrensel, genel geçer doğrular.
Ancak kendini bir uçurumun ucundan aşağı bakıyor gibi hissediyorsan; bu bir adım geri çekilip uzaklaşman gerektiği anlamına geliyor. Biliyorum kolay değil; ama bir kez deponu doldurmayı başarabilirsen anneliğe bakış açının nasıl da değiştiğine sen de şaşıracaksın.

Önündeki en büyük engel; iyi annelerin molaya ihtiyacı olmadığı fikrinden kurtulmak olabilir.

Oysa düzenli molalar seni tükenmişlikten koruyacak.

Iyi anneler; çocuklarının annesine de iyi bakar, nokta!

Işte bu yüzden deponu doldur Annecik, kendin için olduğu kadar, çocukların için de.
Bu seni daha iyi, daha mutlu ve daha tamamlanmış bir anne yapacak, kesin bilgi!

Kaynak: https://www.scarymommy.com/motherhood-mom-on-brink-breaking/

Çeviri: Özlem Ilgaz

Attachment Parenting Türkiye’ Websitesi, Facebook Grubu, Facebook ve Instagram Sayfalarının Kurucusu, API Lider Adayı, AP aktivisti

2006’da Yıldız Teknik Üniversitesi’nden, 2009’da Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun oldu. Çok sevdiği mesleği Uluslararası Ticaret Uzmanlığı’na ilk bebeğinin doğumundan sonra ara verdi. 7 yılı aşkın süredir Amerika’da sevgili eşiyle iki yavrusuna hayat yoldaşlığı yapıyor. Daha huzurlu bir dünya için umutla hayallerinin peşinden gidiyor..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir